DijitalGundem.comDijitalGundem.com adresi satılıktır.

Sosyal Medyada Kelebek Etkisiyle Kitlesel Yönlendirme

Eskiden uluslararası çapta bir haberin CNN’de çıkması ve diğer haber ağlarına yayılması, o haberin teyidi ve toplumu yönlendirmesi açısından yeterliydi. Sosyal medya ise bu durumu asimetrik bir şekilde değiştirmeyi başardı. Bireyler açısından haberi alma ve yayma alanı geleneksel medyadan neredeyse tümüyle sosyal medyaya kayarken, sansasyonel haberlerin sosyal medyada kelebek etkisine maruz kalarak dalgalar halinde yayılması haber ve bilginin doğrululuk meşruiyetinin sınanmadan ve ilk çıkış kaynağının sicilinin önemsenmeden yayılması toplulukları/toplumları kitlesel yönlendirmelere ve toplu dezenformasyona maruz bırakabilir.

 

Bu yazının orijinali ilk olarak E-Siber.com’da 11.05.2011‘de Mekin Pesen tarafından yayınlanmıştır. Domain adresi değişikliği nedeniyle yazı buraya taşınmıştır. Bu yazı izinsiz olarak hiçbir şekilde başka yerde kullanılamaz.

 

Bu kitlesel yönlendirmenin belki de ilk büyük örneğine Üsama bin Ladin’in öldürülmesi olayında şahit olduk diyebiliriz! Konumuzla doğrudan alakalı olduğundan yazımızın örnek olayı olarak bu operasyonu inceleyeceğiz.

Üsama bin Ladin’in ölüm haberi öyle büyük bir tsunami etkisiyle yayıldı ki, ortalık resmen karıştı. Zira bu haber, daha resmi olarak duyurulmadan önce hatta ve hatta bazı verilere göre baş yetkililerin bile haberi olmadan önce sosyal medyada ilk önce Keith Urbahn tarafından patla(tıl)dı.

Halbuki operasyon başladığında ilgili bölgenin yakınında oturan ReallyVirtual rumuzlu Sohaib Athar helikopter seslerinden bahsetmeye başlamıştı bile. Ama o da bunun aslında bir operasyon olduğunu ve Ladin’in öldürüldüğünü yine saatler sonra ve bizim Keith Urbahn‘ın ardından öğrenecekti.

İşte artık o anlardan sonra gerçekle sanalın birbirinden ayrılması epey bir zaman aldı. Zira sosyal medyada o akşam saniyede 4000’ten fazla tweet atılmaya ve 1 milyondan fazla Google araması yapılmaya başlamıştı. Çoktan bütün haber kaynakları bu haberi geçmişti. Ve istenen gerçekleşmiş, daha haberin ilk kaynağı bile haberi doğru dürüst doğrulayamadan haber, insanlar nazarında gerçeklik hüviyetine kavuşmuştu. Keith Urbahn hiç kimsenin umrunda değildi. Burada tartıştığımız konu da Üsame bin Ladin’in gerçekten ölüp ölmediği veya resmin kaynakların ölümünün doğruladığı meselesi değildir. Mesele, bireylerin ve toplulukların sosyal ağlardaki bilgi akışının doğrulamasını yapmadan çok erken bir şekilde balıklama konuya dalmasıdır. Kitlesel yönlendirme doğru bir şeyin yayılması için yapılabileceği gibi yanlış, yalan ve propagandaya yönelik olarak da yapılabilir.

 

 

Sosyal ağlardaki anlık paylaşımlarından bir konuya ilişkin kamuoyunun gündemi, medyanın tutumu, liderlerin düşünce ve davranış biçimleri hakkında bilgi elde edinilebilmesi sayesinde, ulusal ve uluslararası bir krizi yönetmek isteyecek karşı unsurların, kriz esnasında her daim bir adım önde olmaları sağlanabilir. Güncel bir olayın yaşandığı andaki ifade ve görüşlere anlık hızlı paylaşıma dayalı avantajla, kamuoyu oluşturma ve kitleleri yönlendirme gücü elde edilebilir.

Sosyal ağlardan kaynaklanan haber bombardırmanı, bireylerin yoğun bilgi akışı ve karmaşası içinde hakikati sorgulamalarına mani olabilir. Zira günümüz çoğu bireyleri dijital ortamdaki bilgileri hazmetmeye dünden razı ve teşnedir. Elde edilmesi kolay ve ‘çoğunluğa da aynı bilgi geliyorsa doğrudur‘ hatasına da düşerek yönlendirilmeye gayet müsait olabilmektedir.

Olaydan 10 gün sonra sisi dağılınca ölüm haberinin ilk kaynağı olan Keith Urbahn‘ın Washington’da yaşıyan 27 yaşında (şimdi 33) bir genç olduğu ve Bush dönemi Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’in (Neocon) yakını olduğu ortaya çıktı. Bakanlıkta özel kalem müdürlüğünü bile yapmış, ayrıldıktan sonra da anılarını yazmasına katkıda bulunmuş. Hiç kimse Obama’nın ne söyleyeceğini bilmezken ilk o duyurmuş Üsame bin Ladin’in öldürüldüğünün Obama tarafından ilan edileceğini. Twitter’a şunu yazmış: “Güvenilir bir kaynaktan öğrendim; Üsame bin Laden öldürülmüş…“. O bunu Twitter hesabına yazınca New York Times muhabiri Brian Stelter de oradan alıp herkese duyurmuş. Yani olayın yaşanması ile duyurulması birbirini çok hızlı takip eden olaylar şeklinde cereyan etmiş ve inanılmaz bir kitlesel “kanıksanma” sağlanmış!

 

Olay Üzerine Yapılan Bir Bilimsel Araştırma (Yazıya 27.04.2012’de Yapılan Ekleme)

Olayın 1. yıldönümünde Georgia Tech ve California-Davis Üniversiteleri ile Microsoft Research Asia’dan bir grup bilim insanı bu olayın nasıl bir son dakika haberine dönüştüğünü ve Twitter’da hızla yayıldığını araştırmışlar. Araştırmacılar bu olayın gerçekleşme şekline bakmak için 600,000’den fazla tweeti etraflıca incelemişler. Analizde ilk söylentinin ortaya çıktığı anın birkaç dakika gerisinden başlayıp tweetlerin bir çığ gibi yayıldığı iki saatlik zaman diliminde çekilen tweetleri dikkate almışlar.

Araştırmacıların ilk olarak dikkatini çeken, tweetlerin kelebek etkisi halinde yayılmasında kanaat ve fikir önderleri ile ünlülerin çok önemli roller oynamış olduğu olmuş. Yani Twitter’ın fenomenleri bu vakanın yayılmasında oldukça önemli bir rol üstlenmişler. Araştırmacılar ayrıca tweetlerin ezici bir çoğunluğunun Üsama bin Ladin’in ölümüne daha resmi kanallar olayı teyit etmeden ve televizyonda yayınlanmadan önce çoktan inanmış olmalarına da dikkat çekmişler.

Araştırmacılar, yukarıdaki yazıda dikkat çekildiği gibi Üsama bin Ladin’in ölüm haberinin ilk önce o dönemde 27 yaşında olan bir genç, Bush dönemi Savunma Bakanı Donald Rumsfeld‘in yakını ve onun Bakanlıkta özel kalem müdürlüğünü yapmış, ayrıldıktan sonra anılarını yazmasına katkıda bulunmuş olan Keith Urbahn (@keithurbahn) olduğunu, hemen 8 dakika sonra bir CBS yapımcısı olan Jill Jackson‘nın (@jacksonjk) aynı bilgiyi tweetlediğini ve sonrasında New York Times’ın hızlı muhabiri Brian Stelter‘in (@brianstelter) de her ikisini yeniden tweetleyerek (retweet) çığı başlatığının ve haberin daha da yaygın yayılmaya başlamış olduğunu belirtmişler.

Araştırmacılar bu kesinliğin kararına varmak için, olayı incelemek için aldıkları 600,000 tweetin içinden İngilizce dilinde yazılmış olan 400,000 tweeti machine-learning metotlarını uygulayarak incelemeye almışlar. Buna göre içinde ölüme dair kesin ibare ya da terim bulunan terimleri bir “kesinlik“, söylenti ya da tereddüt barındıranları ise “şüpheli/belirsiz” olarak tasnif ettikten sonra Urbahn’ın tweetinin ardından hemen birkaç dakika içinde çekilen tweetlerin %50’sinin “kesinlik” içerdiği, 21 dakika sonra TV haberlerine düşmesiyle de bu kesinliğin %80’e çıktığını keşfetmişler. Ve TV haberlerinin ardından olay artık resmiyet kazanmış. 

Araştırmacılar Twitter’da bir olay hakkında çıkan dedikodu ve söylentilere ait ilk birkaç tweetin kimden geldiğine bağlı olarak Twitter’ın söylentilere güvenmek konusunda oldukça hızlı olduğunu söylüyor. Bunun nedeninin de olayın saygın kaynaklardan duyrulduğunu, insanların bir CBS yapımcısı veya New York Times muhabirinin böyle bir dedikoduyu yayarak saygınlıklarını tehlikeye atmayacaklarını düşünmüş olabileceklerin ötürü olduğunu vurguluyorlar.

 

Twitter’da bir dedikodunun yayılması bir şey ise; bunu doğruluğunun kanıtlanması olayı, sosyal medya ve son dakika haber çağının bu denli aceleci olduğu bir çağda başka bir şeydir. Özellikle insanlarının bolca hurafe meraklısı, her gördüğüne/okuduğuna hemen inanabilmesi ve muhakeme eksikliği veya idrak yetersizliğinden ötürü kitlesel yönlendirmeler ve dezenformasyonlar eksik olmamaktadır. Bir de yönlendirmelerin kolayca yayılmasında, toplumsal dokunun özünde var olan okumama, irdelememe ve araştırmama zaafı, bilgi eksikliğinden kaynaklanan cahil cesareti, empati eksikliği ve herkesin kendisini sürekli “zeki” ve “akıllı” zannetmesi etkili olabiliyor. Ve kitlelerin birer boş yığın gibi hareket etmeleri, tepkisel davranmaları ve sorgulamamaları neticesinde maksat hasıl olabiliyor. Üsama bin Ladin’in öldürülmesi olayında da asıl can alıcı olan kısmın, kitleler tarafından bir haberin iki elin parmakları sayısı kadar takipçisi olan birinden alınıp biri ünlü gazete muhabiri ve diğeri de TV yapımcısı olan kişinin eliyle çığ hareketinin başlatılmış olmasıdır.

Ayrıca araştırmadan çıkan bir diğer ilginç olan vurguya göre ise birçok insan olayın ilk sıcaklığının henüz yaşandığı anlarda bizzat haberin kendisiyle meşgul olurken, 100 kişilik elit bir Twitter grubunun olay üzerine ciddi tartışmalar yürüttüğü ve olayla ilgili çekilen tweetlerin %20’sinin en az bir elit kullanıcıdan bahsettiği olmuş.

Son söz olarak söyleyeceğimiz şu ki, Twitter gibi gerçek-zamanlı akan bir ağdan çıkan herhangi bir haber, söylenti ya da dedikodu çığının altında kalmadan önce birkaç farklı kaynaktan teyit edilmesi en akıllı diyebileceğiniz kişinin hareketi olacaktır.

 

Referanslar

Bir Yorum Yazın